09-11-2019, 01:41 AM
Rahman Suresi Arapça Okunuşu ve Latince Okunuşu ve Anlamı
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الرَّحْمَنُ ﴿١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-1.Ayet]: Er rahmân(rahmânu).
(O) Rahman’dır.
عَلَّمَ الْقُرْآنَ ﴿٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-2.Ayet]: Allemel kur’ân(kur’âne).
Kur’ân’ı, O öğretti.
خَلَقَ الْإِنسَانَ ﴿٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-3.Ayet]: Halakal insân(insâne).
İnsanı, O yarattı.
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ ﴿٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-4.Ayet]: Allemehul beyân(beyâne).
Ona, beyanı (idrak edip ifade etmeyi ve açıklamayı) O öğretti.
الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ ﴿٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-5.Ayet]: Eş şemsu vel kameru bi husbân(husbânin).
Güneş ve Ay (yaratılışları ve yörüngelerindeki hareketleri), (astrofizik) hesaplarladır (hassas dengelerle dizayn edilmiştir).
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ ﴿٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-6.Ayet]: Ven necmu veş şeceru yescudân(yescudâni).
Yıldızlar ve ağaçlar, ikisi de (Allah’a) secde ederler.
وَالسَّمَاء رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ ﴿٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-7.Ayet]: Ves semâe rafeahâ ve vadaal mîzân(mîzâne).
Ve sema; onu yükseltti (astrofizik kurallara göre büyük patlama teorisi gereğince içten dışa bir genişleme ve yükselme olayını gerçekleştirdi) ve mizanı (ölçüyü, ağırlığı ve çekim kuvvetlerinin dengesini) vazetti.
أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ ﴿٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-8.Ayet]: Ellâ tatgav fîl mîzân(mîzâni).
Mizanda (ölçmede) haddi aşmayınız (haksızlık yapmayınız).
وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ ﴿٩﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-9.Ayet]: Ve ekîmul vezne bil kıstı ve lâ tuhsırûl mîzân(mîzâne).
Ve vezni (tartmayı), adaletle yapın ve mizanı eksiltmeyin (ölçmede eksiklik yapmayın).
وَالْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ ﴿١٠﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-10.Ayet]: Vel arda vadaahâ lil enâm(enâmi).
Ve arz; onu, hayvanlar (ve bütün canlılar) için vazetti (jeolojik olaylarla, üzerinde canlıların yaşayabileceği şekilde dizayn etti).
فِيهَا فَاكِهَةٌ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْأَكْمَامِ ﴿١١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-11.Ayet]: Fîhâ fâkihetun ven nahlu zâtul ekmâm(ekmâmi).
Orada meyveler ve tomurcuklu hurma ağaçları vardır.
وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُ ﴿١٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-12.Ayet]: Vel habbu zul asfi ver reyhân(reyhânu).
Yapraklı taneler ve güzel kokulu bitkiler vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-13.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
خَلَقَ الْإِنسَانَ مِن صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِ ﴿١٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-14.Ayet]: Halakal insâne min salsâlin kel fahhâr( fahhâri).
(Allah) insanı, fahhar gibi ses veren salsalinden yarattı.
وَخَلَقَ الْجَانَّ مِن مَّارِجٍ مِّن نَّارٍ ﴿١٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-15.Ayet]: Ve halakal cânne min mâricin min nâr(nârin).
Ve cinleri, mariç ateşten (parlak, dumanı olmayan alevden, enerjiden) yarattı.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-16.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِ ﴿١٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-17.Ayet]: Rabbul meşrikayni ve rabbul magribeyn(magribeyni).
O, iki doğunun ve iki batının (insanlara göre doğu ve batının ve de cinlere göre doğu ve batının) Rabbidir.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-18.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ ﴿١٩﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-19.Ayet]: Merecel bahrayni yeltekıyân(yeltekıyâni).
İki denizi birbiri ile karşılaşacak (birbirine kavuşacak) şekilde akıttı.
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَّا يَبْغِيَانِ ﴿٢٠﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-20.Ayet]: Beynehumâ berzehun lâ yebgıyân(yebgıyâni).
İkisi arasında berzah (engel) vardır, ikisi birbirinin sınırını geçemez (birbirinin özelliğini, düzenini bozamaz).
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-21.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ وَالْمَرْجَانُ ﴿٢٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-22.Ayet]: Yahrucu min humâl lu’luu vel mercân(mercânu).
İkisinden de inci ve mercan çıkar.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-23.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنشَآتُ فِي الْبَحْرِ كَالْأَعْلَامِ ﴿٢٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-24.Ayet]: Ve lehul cevâril munşeâtu fîl bahri kel a’lâm(a’lâmi).
Denizde akıp giden, dağlar gibi (yüksek) inşa edilmiş büyük gemiler O’nundur.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-25.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ ﴿٢٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-26.Ayet]: Kullu men aleyhâ fân(fânin).
Bütün kişiler (insanlar ve cinler) fanidir (yok olucudur).
وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ ﴿٢٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-27.Ayet]: Ve yebkâ vechu rabbike zûl celâli vel ikrâm(ikrâmi).
Ve celâl ve ikram sahibi Rabbinin Vechi (Zatı) bâki kalacaktır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-28.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ ﴿٢٩﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-29.Ayet]: Yes’eluhu men fîs semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin.
Göklerde ve yerde olanlar, O’ndan isterler (dilerler). O hergün (her an) bir şe’n (ayrı bir tecelli, yeni bir oluş) üzerindedir.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٠﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-30.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَا الثَّقَلَانِ ﴿٣١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-31.Ayet]: Se nefrugu lekum eyyuhâs sekalâni.
Ey ağırlık sahibi olanlar (kendi âlemlerinde fizik ağırlığı ve bilinçli varlıklar olmaları sebebiyle, ağır sorumluluğu olan insanlar ve cinler)! Yakında sizinle ilgileneceğiz (mahşerde hesabınızı göreceğiz).
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-32.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَن تَنفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانفُذُوا لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ ﴿٣٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-33.Ayet]: Yâ ma'şeral cinni vel insi inisteta'tum en tenfuzû min aktâris semâvâti vel ardı fenfuzû, lâ tenfuzûne illâ bi sultân(sultânin).
Ey insan ve cin topluluğu! Semaların ve arzın kuturlarından (çaplarından) nüfuz etmeye (çıkıp gitmeye) eğer gücünüz yetiyorsa, haydi nüfuz edin (geçip, çıkın)! Bir sultan (bir mürşid) olmaksızın nüfuz edemezsiniz (geçip çıkamazsınız).
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-34.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِّن نَّارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنتَصِرَانِ ﴿٣٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-35.Ayet]: Yurselu aleykumâ şuvâzun min nârin ve nuhâsun fe lâ tentesırân(tentesırâni).
Sizin üzerinize, ateşten bir alev ve duman gönderilir. O zaman yardımlaşamazsınız (kurtulamazsınız).
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-36.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فَإِذَا انشَقَّتِ السَّمَاء فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِ ﴿٣٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-37.Ayet]: Fe îzen şakkatis semâu fe kânet verdeten ked dihân(dihâni).
Gökyüzü yarılınca, işte o zaman, erimiş yağ (rengi) gibi kırmızı bir gül haline gelmiştir.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-38.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُسْأَلُ عَن ذَنبِهِ إِنسٌ وَلَا جَانٌّ ﴿٣٩﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-39.Ayet]: Fe yevme izin lâ yus’elu an zenbihî insun ve lâ cânn(cânnun).
Artık izin günü insanlar ve cinler, günahlarından sorulmaz.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٠﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-40.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِسِيمَاهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاصِي وَالْأَقْدَامِ ﴿٤١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-41.Ayet]: Yu’raful mucrımûne bi sîmâhum fe yu’hazu bin nevâsî vel akdâm(akdâmi).
Mücrimler (suçlular) simalarından tanınır. Böylece onlar alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-42.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
هَذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَ ﴿٤٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-43.Ayet]: Hâzihî cehennemulletî yukezzibu bihâl mucrimûn(mucrimûne).
İşte bu, mücrimlerin yalanladığı cehennem.
يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَمِيمٍ آنٍ ﴿٤٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-44.Ayet]: Yetûfûne beynehâ ve beyne hamîmin ân(ânin).
Onunla (cehennemle) kızgın kaynar su arasında dönüp dolaşırlar.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-45.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ جَنَّتَانِ ﴿٤٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-46.Ayet]: Ve li men hâfe makâme rabbihî cennetâni.
Rabbinin makamından korkan kimseler için iki cennet vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-47.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
ذَوَاتَا أَفْنَانٍ ﴿٤٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-48.Ayet]: Zevâtâ efnân(efnânin).
İkisi de fenlere (bilimsel ve sanatsal güzelliklere, çeşitli ağaçlara) sahiptir.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٩﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-49.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِ ﴿٥٠﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-50.Ayet]: Fî himâ aynâni tecriyân(tecriyâni).
İkisinde de akan iki pınar vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-51.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِمَا مِن كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِ ﴿٥٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-52.Ayet]: Fî himâ min kulli fâkihetin zevcân(zevcâni).
İkisinde de (iki cennette de) bütün meyvelerden iki çift vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-53.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
مُتَّكِئِينَ عَلَى فُرُشٍ بَطَائِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍ وَجَنَى الْجَنَّتَيْنِ دَانٍ ﴿٥٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-54.Ayet]: Muttekiîne alâ furuşin batâinuhâ min istebrak(istebrakin), ve cenel cenneteyni dân(dânin).
Astarları kalın ipek atlas olan döşekler üzerine yaslanmışlardır. Ve iki cennetin de devşirilen meyveleri (cennet ehline) yakındır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-55.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ ﴿٥٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-56.Ayet]: Fîhinne kâsirâtut tarfi lem yatmishunne insun kablehum ve lâ cânn(cânnun).
Onlarda (iki cennette de) bakışlarını (yalnız eşlerine) hasreten eşler vardır. Kendilerine onlardan önce insan ve cin dokunmamıştır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-57.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
كَأَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُ ﴿٥٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-58.Ayet]: Ke enne hunnel yâkûtu vel mercân(mercânu).
Onlar sanki yakut ve mercan gibidir.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٩﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-59.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
هَلْ جَزَاء الْإِحْسَانِ إِلَّا الْإِحْسَانُ ﴿٦٠﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-60.Ayet]: Hel cezâul ihsâni illâl ihsân(ihsânu).
İhsanın, ihsandan başka mükâfatı var mı ki (olabilir mi)?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-61.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
وَمِن دُونِهِمَا جَنَّتَانِ ﴿٦٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-62.Ayet]: Ve min dûnihimâ cennetân(cennetâni).
Ve ikisinden başka iki cennet daha vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-63.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
مُدْهَامَّتَانِ ﴿٦٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-64.Ayet]: Mudhâmmetân (mudhâmmetâni).
İkisi de (iki cennet de) yemyeşildir.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-65.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِ ﴿٦٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-66.Ayet]: Fîhi mâ aynâni neddâhatân(neddâhatâni).
İkisinde de (iki cennette de) devamlı fışkırıp gürül gürül akan iki pınar vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-67.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌ ﴿٦٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-68.Ayet]: Fîhi mâ fâkihetun ve nahlun ve rummân(rummânun).
İkisinde de (iki cennette de) meyveler, hurmalar ve narlar vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦٩﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-69.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌ ﴿٧٠﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-70.Ayet]: Fîhinne hayrâtun hisân(hisânun).
Onlarda (cennetlerde), hayırlı güzel kadınlar vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٧١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-71.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
حُورٌ مَّقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ ﴿٧٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-72.Ayet]: Hûrun maksûrâtun fîl hiyâm(hiyâmi).
Otağlarda (özel çadırlarda) huriler vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٧٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-73.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ ﴿٧٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-74.Ayet]: Lem yatmishunne insun kablehum ve lâ cânn(cânnun).
Onlara, kendilerinden önce insanlar dokunmamıştır ve cinler de (dokunmamıştır).
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٧٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-75.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
مُتَّكِئِينَ عَلَى رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍ ﴿٧٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-76.Ayet]: Muttekiîne alâ rafrafin hudrin ve abkariyyin hisân(hisânin).
Onlar (cennetlikler), yüksek yeşil refrefler (yastıklar) ve harikulâde güzel işlemeli döşekler üzerine yaslananlardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٧٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-77.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ ﴿٧٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-78.Ayet]: Tebârakesmu rabbike zîl celâli vel ikrâm(ikrâmi).
Celâl ve İkram Sahibi Rabbinin İsmi Mübarek’tir (Çok Yüce’dir).
Rahman Suresi Arapça Okunuşu Resim Halinde
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الرَّحْمَنُ ﴿١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-1.Ayet]: Er rahmân(rahmânu).
(O) Rahman’dır.
عَلَّمَ الْقُرْآنَ ﴿٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-2.Ayet]: Allemel kur’ân(kur’âne).
Kur’ân’ı, O öğretti.
خَلَقَ الْإِنسَانَ ﴿٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-3.Ayet]: Halakal insân(insâne).
İnsanı, O yarattı.
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ ﴿٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-4.Ayet]: Allemehul beyân(beyâne).
Ona, beyanı (idrak edip ifade etmeyi ve açıklamayı) O öğretti.
الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ ﴿٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-5.Ayet]: Eş şemsu vel kameru bi husbân(husbânin).
Güneş ve Ay (yaratılışları ve yörüngelerindeki hareketleri), (astrofizik) hesaplarladır (hassas dengelerle dizayn edilmiştir).
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ ﴿٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-6.Ayet]: Ven necmu veş şeceru yescudân(yescudâni).
Yıldızlar ve ağaçlar, ikisi de (Allah’a) secde ederler.
وَالسَّمَاء رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ ﴿٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-7.Ayet]: Ves semâe rafeahâ ve vadaal mîzân(mîzâne).
Ve sema; onu yükseltti (astrofizik kurallara göre büyük patlama teorisi gereğince içten dışa bir genişleme ve yükselme olayını gerçekleştirdi) ve mizanı (ölçüyü, ağırlığı ve çekim kuvvetlerinin dengesini) vazetti.
أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ ﴿٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-8.Ayet]: Ellâ tatgav fîl mîzân(mîzâni).
Mizanda (ölçmede) haddi aşmayınız (haksızlık yapmayınız).
وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ ﴿٩﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-9.Ayet]: Ve ekîmul vezne bil kıstı ve lâ tuhsırûl mîzân(mîzâne).
Ve vezni (tartmayı), adaletle yapın ve mizanı eksiltmeyin (ölçmede eksiklik yapmayın).
وَالْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ ﴿١٠﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-10.Ayet]: Vel arda vadaahâ lil enâm(enâmi).
Ve arz; onu, hayvanlar (ve bütün canlılar) için vazetti (jeolojik olaylarla, üzerinde canlıların yaşayabileceği şekilde dizayn etti).
فِيهَا فَاكِهَةٌ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْأَكْمَامِ ﴿١١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-11.Ayet]: Fîhâ fâkihetun ven nahlu zâtul ekmâm(ekmâmi).
Orada meyveler ve tomurcuklu hurma ağaçları vardır.
وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُ ﴿١٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-12.Ayet]: Vel habbu zul asfi ver reyhân(reyhânu).
Yapraklı taneler ve güzel kokulu bitkiler vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-13.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
خَلَقَ الْإِنسَانَ مِن صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِ ﴿١٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-14.Ayet]: Halakal insâne min salsâlin kel fahhâr( fahhâri).
(Allah) insanı, fahhar gibi ses veren salsalinden yarattı.
وَخَلَقَ الْجَانَّ مِن مَّارِجٍ مِّن نَّارٍ ﴿١٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-15.Ayet]: Ve halakal cânne min mâricin min nâr(nârin).
Ve cinleri, mariç ateşten (parlak, dumanı olmayan alevden, enerjiden) yarattı.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-16.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِ ﴿١٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-17.Ayet]: Rabbul meşrikayni ve rabbul magribeyn(magribeyni).
O, iki doğunun ve iki batının (insanlara göre doğu ve batının ve de cinlere göre doğu ve batının) Rabbidir.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-18.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ ﴿١٩﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-19.Ayet]: Merecel bahrayni yeltekıyân(yeltekıyâni).
İki denizi birbiri ile karşılaşacak (birbirine kavuşacak) şekilde akıttı.
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَّا يَبْغِيَانِ ﴿٢٠﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-20.Ayet]: Beynehumâ berzehun lâ yebgıyân(yebgıyâni).
İkisi arasında berzah (engel) vardır, ikisi birbirinin sınırını geçemez (birbirinin özelliğini, düzenini bozamaz).
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-21.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ وَالْمَرْجَانُ ﴿٢٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-22.Ayet]: Yahrucu min humâl lu’luu vel mercân(mercânu).
İkisinden de inci ve mercan çıkar.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-23.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنشَآتُ فِي الْبَحْرِ كَالْأَعْلَامِ ﴿٢٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-24.Ayet]: Ve lehul cevâril munşeâtu fîl bahri kel a’lâm(a’lâmi).
Denizde akıp giden, dağlar gibi (yüksek) inşa edilmiş büyük gemiler O’nundur.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-25.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ ﴿٢٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-26.Ayet]: Kullu men aleyhâ fân(fânin).
Bütün kişiler (insanlar ve cinler) fanidir (yok olucudur).
وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ ﴿٢٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-27.Ayet]: Ve yebkâ vechu rabbike zûl celâli vel ikrâm(ikrâmi).
Ve celâl ve ikram sahibi Rabbinin Vechi (Zatı) bâki kalacaktır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-28.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ ﴿٢٩﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-29.Ayet]: Yes’eluhu men fîs semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin.
Göklerde ve yerde olanlar, O’ndan isterler (dilerler). O hergün (her an) bir şe’n (ayrı bir tecelli, yeni bir oluş) üzerindedir.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٠﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-30.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَا الثَّقَلَانِ ﴿٣١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-31.Ayet]: Se nefrugu lekum eyyuhâs sekalâni.
Ey ağırlık sahibi olanlar (kendi âlemlerinde fizik ağırlığı ve bilinçli varlıklar olmaları sebebiyle, ağır sorumluluğu olan insanlar ve cinler)! Yakında sizinle ilgileneceğiz (mahşerde hesabınızı göreceğiz).
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-32.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَن تَنفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانفُذُوا لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ ﴿٣٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-33.Ayet]: Yâ ma'şeral cinni vel insi inisteta'tum en tenfuzû min aktâris semâvâti vel ardı fenfuzû, lâ tenfuzûne illâ bi sultân(sultânin).
Ey insan ve cin topluluğu! Semaların ve arzın kuturlarından (çaplarından) nüfuz etmeye (çıkıp gitmeye) eğer gücünüz yetiyorsa, haydi nüfuz edin (geçip, çıkın)! Bir sultan (bir mürşid) olmaksızın nüfuz edemezsiniz (geçip çıkamazsınız).
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-34.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِّن نَّارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنتَصِرَانِ ﴿٣٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-35.Ayet]: Yurselu aleykumâ şuvâzun min nârin ve nuhâsun fe lâ tentesırân(tentesırâni).
Sizin üzerinize, ateşten bir alev ve duman gönderilir. O zaman yardımlaşamazsınız (kurtulamazsınız).
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-36.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فَإِذَا انشَقَّتِ السَّمَاء فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِ ﴿٣٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-37.Ayet]: Fe îzen şakkatis semâu fe kânet verdeten ked dihân(dihâni).
Gökyüzü yarılınca, işte o zaman, erimiş yağ (rengi) gibi kırmızı bir gül haline gelmiştir.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-38.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُسْأَلُ عَن ذَنبِهِ إِنسٌ وَلَا جَانٌّ ﴿٣٩﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-39.Ayet]: Fe yevme izin lâ yus’elu an zenbihî insun ve lâ cânn(cânnun).
Artık izin günü insanlar ve cinler, günahlarından sorulmaz.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٠﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-40.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِسِيمَاهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاصِي وَالْأَقْدَامِ ﴿٤١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-41.Ayet]: Yu’raful mucrımûne bi sîmâhum fe yu’hazu bin nevâsî vel akdâm(akdâmi).
Mücrimler (suçlular) simalarından tanınır. Böylece onlar alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-42.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
هَذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَ ﴿٤٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-43.Ayet]: Hâzihî cehennemulletî yukezzibu bihâl mucrimûn(mucrimûne).
İşte bu, mücrimlerin yalanladığı cehennem.
يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَمِيمٍ آنٍ ﴿٤٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-44.Ayet]: Yetûfûne beynehâ ve beyne hamîmin ân(ânin).
Onunla (cehennemle) kızgın kaynar su arasında dönüp dolaşırlar.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-45.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ جَنَّتَانِ ﴿٤٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-46.Ayet]: Ve li men hâfe makâme rabbihî cennetâni.
Rabbinin makamından korkan kimseler için iki cennet vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-47.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
ذَوَاتَا أَفْنَانٍ ﴿٤٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-48.Ayet]: Zevâtâ efnân(efnânin).
İkisi de fenlere (bilimsel ve sanatsal güzelliklere, çeşitli ağaçlara) sahiptir.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٩﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-49.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِ ﴿٥٠﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-50.Ayet]: Fî himâ aynâni tecriyân(tecriyâni).
İkisinde de akan iki pınar vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-51.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِمَا مِن كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِ ﴿٥٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-52.Ayet]: Fî himâ min kulli fâkihetin zevcân(zevcâni).
İkisinde de (iki cennette de) bütün meyvelerden iki çift vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-53.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
مُتَّكِئِينَ عَلَى فُرُشٍ بَطَائِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍ وَجَنَى الْجَنَّتَيْنِ دَانٍ ﴿٥٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-54.Ayet]: Muttekiîne alâ furuşin batâinuhâ min istebrak(istebrakin), ve cenel cenneteyni dân(dânin).
Astarları kalın ipek atlas olan döşekler üzerine yaslanmışlardır. Ve iki cennetin de devşirilen meyveleri (cennet ehline) yakındır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-55.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ ﴿٥٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-56.Ayet]: Fîhinne kâsirâtut tarfi lem yatmishunne insun kablehum ve lâ cânn(cânnun).
Onlarda (iki cennette de) bakışlarını (yalnız eşlerine) hasreten eşler vardır. Kendilerine onlardan önce insan ve cin dokunmamıştır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-57.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
كَأَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُ ﴿٥٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-58.Ayet]: Ke enne hunnel yâkûtu vel mercân(mercânu).
Onlar sanki yakut ve mercan gibidir.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٩﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-59.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
هَلْ جَزَاء الْإِحْسَانِ إِلَّا الْإِحْسَانُ ﴿٦٠﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-60.Ayet]: Hel cezâul ihsâni illâl ihsân(ihsânu).
İhsanın, ihsandan başka mükâfatı var mı ki (olabilir mi)?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-61.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
وَمِن دُونِهِمَا جَنَّتَانِ ﴿٦٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-62.Ayet]: Ve min dûnihimâ cennetân(cennetâni).
Ve ikisinden başka iki cennet daha vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-63.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
مُدْهَامَّتَانِ ﴿٦٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-64.Ayet]: Mudhâmmetân (mudhâmmetâni).
İkisi de (iki cennet de) yemyeşildir.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-65.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِ ﴿٦٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-66.Ayet]: Fîhi mâ aynâni neddâhatân(neddâhatâni).
İkisinde de (iki cennette de) devamlı fışkırıp gürül gürül akan iki pınar vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-67.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌ ﴿٦٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-68.Ayet]: Fîhi mâ fâkihetun ve nahlun ve rummân(rummânun).
İkisinde de (iki cennette de) meyveler, hurmalar ve narlar vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦٩﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-69.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌ ﴿٧٠﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-70.Ayet]: Fîhinne hayrâtun hisân(hisânun).
Onlarda (cennetlerde), hayırlı güzel kadınlar vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٧١﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-71.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
حُورٌ مَّقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ ﴿٧٢﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-72.Ayet]: Hûrun maksûrâtun fîl hiyâm(hiyâmi).
Otağlarda (özel çadırlarda) huriler vardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٧٣﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-73.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ ﴿٧٤﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-74.Ayet]: Lem yatmishunne insun kablehum ve lâ cânn(cânnun).
Onlara, kendilerinden önce insanlar dokunmamıştır ve cinler de (dokunmamıştır).
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٧٥﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-75.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
مُتَّكِئِينَ عَلَى رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍ ﴿٧٦﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-76.Ayet]: Muttekiîne alâ rafrafin hudrin ve abkariyyin hisân(hisânin).
Onlar (cennetlikler), yüksek yeşil refrefler (yastıklar) ve harikulâde güzel işlemeli döşekler üzerine yaslananlardır.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٧٧﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-77.Ayet]: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?
تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ ﴿٧٨﴾
[55. SURE RAHMÂN SURESi-78.Ayet]: Tebârakesmu rabbike zîl celâli vel ikrâm(ikrâmi).
Celâl ve İkram Sahibi Rabbinin İsmi Mübarek’tir (Çok Yüce’dir).
Rahman Suresi Arapça Okunuşu Resim Halinde